
Ömer Hayyam'dan birkaç rubai
Kim Sen`in yasanı çiğnemedi ki, söyle?
Günahsız bir ömrün tadı ne ki, söyle?
Yaptığım kötülüğü, kötülükle ödetirsen Sen,
Sen ile ben arasında ne fark kalır ki, söyle?
Yoğrulurken çamurum, sence de belliydi özüm,
Ne günah işleyeceksem, biliyordun onu tüm.
Yargın olmazsa eğer, işleyemez kimse suç ;
Neden öyleyse kıyamette yakarsın a gözüm
Bir put demiş ki kendine tapana:
Bilir misin niçin taparsın bana?
Sen kendi güzelliğine vurgunsun:
Ben ayna tutar gibiyim sana.
Dün özledim de seni coştum birden bire;
Çıktım senin yerin dedikleri göklere.
Bir ses yükseldi ta yukarıda, yıldızlardan:
Gafil, dedi; bizde sandığın Tanrı sende!
Şarap içip güzel sevmek mi daha iyi,
İki yüzlü softaları dinlemek mi?
Sarhoşla aşık cehenneme gidecekse,
Kimselerin göreceği yoktur cenneti.
Duru sudan daha temizdir benim sevgim;
Sevgiyle bu oynayış da hakkımdır benim;
Halden hale girer başkalarında sevgi:
Neyse hep odur benim sevgim ve sevgilim.
Hep arar dururdum, dünyaya geleli,
Alın yazısı, cenneti, cehennemi.
Hocam kesti attı, sağlam bilgisiyle:
Alın yazısı, cennet cehennem sende, dedi.
Ömer Hayyam'ın hayatı (1048-1131)
Asıl adı Giyaseddin Ebu'l Feth Bin İbrahim El Hayyam' dır.18 Haziran 1048'de Nişabur'da şafak vakti doğan Ömer Hayyam bir çadırcının oğluydu. Çadırcı anlamına gelen soyadını babasının mesleğinden alan Hayyam baba mesleğini devam ettirmek için biraz geometri öğrenmeye başladı. Fakat hocaları onun çadırcılıkla yetinmeyeceğini ve öğrenimine devam etmesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Nişabur ve Belh'te öğrenimine devam etmiştir.
Günahsız bir ömrün tadı ne ki, söyle?
Yaptığım kötülüğü, kötülükle ödetirsen Sen,
Sen ile ben arasında ne fark kalır ki, söyle?
Yoğrulurken çamurum, sence de belliydi özüm,
Ne günah işleyeceksem, biliyordun onu tüm.
Yargın olmazsa eğer, işleyemez kimse suç ;
Neden öyleyse kıyamette yakarsın a gözüm
Bir put demiş ki kendine tapana:
Bilir misin niçin taparsın bana?
Sen kendi güzelliğine vurgunsun:
Ben ayna tutar gibiyim sana.
Dün özledim de seni coştum birden bire;
Çıktım senin yerin dedikleri göklere.
Bir ses yükseldi ta yukarıda, yıldızlardan:
Gafil, dedi; bizde sandığın Tanrı sende!
Şarap içip güzel sevmek mi daha iyi,
İki yüzlü softaları dinlemek mi?
Sarhoşla aşık cehenneme gidecekse,
Kimselerin göreceği yoktur cenneti.
Duru sudan daha temizdir benim sevgim;
Sevgiyle bu oynayış da hakkımdır benim;
Halden hale girer başkalarında sevgi:
Neyse hep odur benim sevgim ve sevgilim.
Hep arar dururdum, dünyaya geleli,
Alın yazısı, cenneti, cehennemi.
Hocam kesti attı, sağlam bilgisiyle:
Alın yazısı, cennet cehennem sende, dedi.
Ömer Hayyam'ın hayatı (1048-1131)
Asıl adı Giyaseddin Ebu'l Feth Bin İbrahim El Hayyam' dır.18 Haziran 1048'de Nişabur'da şafak vakti doğan Ömer Hayyam bir çadırcının oğluydu. Çadırcı anlamına gelen soyadını babasının mesleğinden alan Hayyam baba mesleğini devam ettirmek için biraz geometri öğrenmeye başladı. Fakat hocaları onun çadırcılıkla yetinmeyeceğini ve öğrenimine devam etmesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Nişabur ve Belh'te öğrenimine devam etmiştir.
Daha yaşadığı dönemde İbn-i Sina'dan sonra Doğu'nun yetiştirdiği en büyük bilgin olarak kabul ediliyordu. Tıp, fizik, astronomi, cebir, geometri ve yüksek matematik alanlarında önemli çalışmaları olan Ömer Hayyam için “zamanın bütün bilgilerini bildiği” söylenirdi. O herkesten farklı olarak yaptığı çalışmaları kaleme almayı tercih etmedi. Onun düşüncesine göre; nasıl ondan önce gelenlerin yaptıkları daha sonra yıkılmış, değiştirilmiş ve hatta alaya alınmışsa, aynı şeylerin kendi başına geleceğini düşünürdü. O' ndan kalan tek yazılı eser Rubaiyat'tır, oysa O ismini çokça duyduğumuz teoremlerin isimsiz kahramanıdır.
"Az ve Öz"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder